Page 42 - TUREB Dergi 1. SAYI
P. 42
Erol TÜREB 40 » Röportaj KAYA Dergi Çünkü enerji, dünyanın öbür tarafındaki bir sevdiğimizin sesini duyabilmek, ısınabilmek, çok uzak mesafelere ulaşabilmek, bir hastayı sağlığına kavuşturabilmektir. Rüzgar Enerjisinin, fosil yakıtlar ile kıyaslama çok az zarar veren yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. yapıldığında çevreye neredeyse hiç zarar vermediği Tüm bu hususların halkımıza doğru bir biçimde görülüyor, ancak; halk ve spekülatör tepkileri özellikle aktarılması ve bilinçlendirme gerekiyor. Burada biz ege bölgesinde çoğalıyor. Sebepleri sizce neler? siyasetçilerin yanı sıra siz değerli yazılı ve görsel medya Bakınız, ülkemizde yapılan her yatırıma karşı “istemezük” kuruluşlarımıza da büyük görev düşüyor. diyen marjinal gruplar var. Bunları son olarak Gezi Bizler, sürdürülebilir kalkınmamızla birlikte çevreyi olaylarında gördük, 5-6 tane ağacı bahane ederek koruyor ve güzelleştiriyoruz, Orman varlıklarımızı ülkemizi kaosa sürüklemek istediler, her yeri yakıp yıktılar. artırıyoruz. Ben inanıyorum ki halkımızın doğru bir Çıkan olaylarda birçok vatandışımız hiç uğruna vefat etti. şekilde bilinçlenmesini sağladığımız takdirde tepkilerin Ne oldu, kim ne kazandı? Bu grupların arkasında kimlerin birçoğu için uzlaşı ve anlayış ortamı sağlanacaktır. olduğunu bugün daha net bir şekilde görebiliyoruz. Rüzgar santrallerine olan spekülatif tepkinin arkasında Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? da aynı grupların olduğunu düşünüyorum. Ülkemizin TBMM Çevre Komisyonu Başkanı olarak şunu tekrar büyümesinden kalkınmasından rahatsız olan bu kesim vurgulamak istiyorum. Bizim Kalkınma-Çevre-Enerji maalesef halkımızı da zaman zaman yanlış yönlere üçgeninde üç temel hassasiyetimiz bulunmaktadır. çekebiliyor. Bakınız bir araştırma yapılmış, İklim değişikliği İlk olarak, çevrenin kalkınmaya feda edilmemesi algı araştırması. Bakıyorsunuz, “Çevreyi korumak için gerektiğine inanıyoruz. Geçmişte Batı dünyası Sanayi daha fazla elektrik faturası ödemeyi kabul eder misiniz?” Devrimi ile çevre ve insan haklarını ihlal ederek ve hatta sorusuna yüzde 65 oranında, “Çevreye daha az zarar ayaklar altına alarak kalkınmasını gerçekleştirdi. veren bir ürüne daha fazla para öder misiniz?” sorusuna Biz ise, kalkınmayı çevre hassasiyeti ile birlikte ise yüzde 53,9 oranında “Hayır” cevabı verilmiş. gerçekleştiriyoruz ve gerçekleştirmeliyiz. Yani herkes enerji istiyor. Çünkü enerji, dünyanın İkinci hassasiyetimiz ise çevrenin hem mevzuat, hem öbür tarafındaki bir sevdiğimizin sesini duyabilmek, uygulama hem de ahlak boyutlarıyla ele alınmasıdır. ısınabilmek, çok uzak mesafelere ulaşabilmek, bir hastayı Bu üç boyuttan birisinin eksik kalması, gerçek bir çevre sağlığına kavuşturabilmektir. Bu nedenle ben rüzgar bilincinin tam olarak yerleşmediği anlamını taşıyacaktır. santrallerine yöneltilen tepkilerin, santrallere değil başka Tüm kadim medeniyetlerde çevreye kutsallık zırhı şeylere olduğu kanaatindeyim. atfediliyordu. Batıda 19. Yüzyılda başlayan kalkınma Diğer taraftan, özellikle kuşlarla ilgili olayı spaküle hareketi ile bu kutsallık zırhı ortadan kalkmıştır. etmeye çalışanlar var. ABD’de yalnızca binalara çarparak İnsan, kendi aklının ve bilgisinin büyüklüğünü ispat etmek ölen kuş sayısı 1 milyar civarında, otomobillere çarparak adına tabiatı fütursuzca kullanmış, emanet kavramını ölen kuş sayısı ise 80 milyonu buluyor. Rüzgar tribünleri dikkate almadan sınırsız bir tüketim anlayışıyla önüne sebebiyle onbinde birden daha az sayıda kuşun çıkan her şeyi adeta tarumar etmiştir. öldüğü hesaplanmış. Tüm bunlara baktığımızda gerek Ancak bugün doğayı bir rakip gibi gören ve onu yenmeyi, Türkiye’deki bu konunun nezaketini istismar edenler, alt etmeyi amaçlayan kalkınma anlayışı artık sona ermiştir. gerekse çevre gerekçesinin arkasına sığınanların daha Üçüncü hassasiyetimiz ise çevre konusunda bilinç temel, daha gerçekçi sebepler bulmaları gerek. oluşturma ve tasarruftur. Hepimiz biliyoruz ki en pahalı enerji ne kömür ne petrol Halk tepkilerine karşı yapılması gerekenler neler ne de nükleerdir. En pahalı enerji aslında israf edilen olmalı? enerjidir. Hızla artan enerji talebi neticesinde Türkiye’nin başta Yine en ucuz enerji, yerli kaynaklar ve yenilenebilir enerji petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji ithalatına değil, tasarruf edilen enerjidir. bağımlılığı artmaktadır. Ülkemizin hâlihazırda toplam Dolayısıyla enerjinin üretiminden tüketimine kadar olan enerji talebinin yaklaşık %26’sı yerli kaynaklardan süreçte verimliliğin sağlanması, çevreye saygının ve karşılanmaktayken, kalan bölümü çeşitlilik arz eden ithal çevre sorunlarını azaltmanın en önemli unsuru olduğunu kaynaklardan karşılanmaktadır. Türkiye, enerji ithalatı herkese anlatabilmeliyiz. için geçen yıl 60 milyar dolardan fazla para ödedi. Bu Son olarak, rüzgâr enerjisi sektörünün paydaşları ve gerçekten büyük bir rakam. halkımız açısından önemli vazifeler gören TUREB’i hassasiyetleri ve etkin çalışmaları açısından tebrik etmek Bütün bu etkenler bizleri enerji ithalatımızı azaltmaya ve istiyorum. yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmeye teşvik ediyor. Sözlerime bir Çin atasözü ile son vereyim. Değişim Bu anlamda rüzgâr, ülkemiz için önemli bir fırsat. Rüzgâr rüzgârları estiği zaman ahmaklar duvar örer, akıllılar yel enerjisi, güvenilir, sürekli, kirlilik yaratmayan ve çevreye değirmeni yaparmış.
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47