Page 54 - TÜREB Dergi 17. Sayı
P. 54
TUREB Anturia Okul
Tüm canlılığın bağlı olduğu yaşamsal bir organ Bir grup “idealist” uzman olarak Yuvarlak Masa’da
vazifesi gören gezegenimiz, insanın bireysel, kendi kendimize dertleşirken, sektörün kendi dış
sektörel ve politik otonomlar oluşturmasının kabuğunu, “tükenmeyen” varlık olan rüzgârın
karşısında ana yargı mekanizması gibi duruyor. etkisiyle nasıl kalınlaştırabileceğini konuştuk.
Kant’ın otonom bir varlık olarak tanımladığı insan, 2017’de yaptığımız yuvarlak masa ve panelin
çıkış noktası insan merkezlilik, çevre merkezlilik başladığı saatlerde de sektör temsilcilerinin
vb. şekillerde değişkenlik veya heterojenlik tamamına yakını, yaşadıkları şehirlere ve ofislerine
içerse de oluşturmak istediği düzene kendi geri dönmeye başlamışlardı.
uyması gereken kurallar koymaktadır. Bu açıdan
Doğanın ulvi değerlerinden veya yenilenebilir
bakıldığında gezegen, her zaman insanlara kendi
enerjinin kıymetinden bahsetmek için iki ayrı
otonomisini dikta etmiş, böylece kültürlerin ve
mekân iki ayrı insan grubu ama ortak bir evrak
sınırların şekillenmesine yön vermiştir.
düzeni vardı. Yeşil Enerji ve Çevre Etiği’ni bir araya
Çıkış noktası doğa dostu bir enerji kaynağı üretmek getirmesi gereken doktrin yaklaşımının “iletişim
de olsa, onun da sınırlarını yine gezegenin kendi ve katılım” olduğu açıktı. Beklentileri, yöntemleri,
doğal otonomik yapısı belirlemektedir. Buna uyum yatırımları gezegenin otonom düzeniyle uyumlu
amacıyla daha da ileri aşama bir yapı oluşturulmuş hale getirmenin de doğa ve ekonomi bilimleri
ve yenilenebilir enerjinin de ekolojik değerlendirme açısından çözüm yöntemleri zaten aşikârdı.
aşamalarından geçmiş projelere dayandırılması
Aynı çatı altındaki uzaklığın, “şimdilik” rüzgârın
sağlanmıştır. Diğer enerji kaynaklarına göre daha
bitmeyen bir kaynak olduğu algısına sahip
az etki oluşturan RES’lerin potansiyel sahaları,
toplumsal katılımla yüzleşmediği açıktır. “Çevre etiği
rüzgâr bakımından uygun alanların sınırlarına
yaklaşımı yenilenebilir enerjiyle nasıl çelişebilir?”
kadar genişlerken, bu genişlemenin doğanın
sorusuna, TED Üniversitesi İİBF Fakültesindeki
işleyişiyle ne derece çeliştiği de çevre etiğinin
öğrencilerimden Kübra Avcıoğlu’nun Sosyal
konusu haline gelmiştir.
Çevre Etiği dersindeki sunumundan yola çıkarak
TÜREB bünyesinde özellikle son iki yılda birlikte dile açıklık getirmek istiyorum.
getirdiğimiz “Rüzgâr Enerjisi Yatırımlarının Sosyal
“Sanayi devi ülkelerin yeniçağın eğrisini
ve Ekolojik Katılım Modellemesi” 2017 yılında
kendi ülkeleri yerine Çin başta olmak üzere
düzenlenen Kongre sırasında gerçekleştirilen
uzak doğu coğrafyasına aktarmış olmaları,
“Derin Fısıltı: RES ve Doğa Arasında Ortak Bir Dil”
o ülkelerin kendilerine uygun bir otonomi
adlı başlık altında tartışılmaya başlandı. TÜREK
oluşturduğunu gösterse de başından beri
2018’de ise bir stant açılarak anketler yapıldı, bir
bahsettiğimiz gezegenin otonomisine ihtiyacı
önceki yılda gerçekleşen yüz yüze görüşmeler
farklı şekillerde ortaya çıkarmaktadır.”
tekrarlandı. Katılımcıların genelinin ekolojik
değerlendirmeler konusunda hassasiyeti bireysel Simon Kuznet’in 1950’lerde ortaya koyduğu
olarak yansımış olsa da, ana oturumlardaki konu ve Kuznet Eğrisi, bir çan şeklindedir ve eşitsizlik ile
katılımcı profilleri, rüzgar enerjisini fiilen sektörel bir kişi başına düşen geliri karşılaştırır. 1990’larda
ekonomi enstrümanı olarak konumlandırmaktaydı. çevreciler tarafından bu eğri, ekonomik büyüme
Lisans izin sürecinde oldukça önemli bir yer ve çevresel tahribatı ilişkilendirmiştir. Geliri
tutan ekolojik değerlendirme ve izinler, birlikte artırırken tahrip olan çevreyi onarmak için
yürütülmesi gereken bir paylaşımdan daha çok, daha fazla harcayarak fakirleşmeyi ifade eden
aşılması gerekli engeller olarak kimi zaman zihnin Çevresel Kuznet Eğrisinin, doğayla dost enerji
gerilerine itilmiş görünüyordu. İzin süreçlerinde kaynağını doğayla daha başında çelişir hale
doğa tarafındaki kamu kurumlarından temsilciler getiren güncel sorgumuzu ifade etmekte de
ise, ilk kahve arasından sonra stantlardan zorluk çekmeyeceği düşünülebilir. Sanayi devi
topladıkları broşürlerle ofislerine geri dönmüşlerdi. ülkelerin yeniçağın eğrisini kendi ülkeleri yerine
52